HAZIRSINIZ!
HAZIRSINIZ!
Sevgili öğrencilerimiz,
Klasik bir 'sınava az' kaldı yazısı yazmak istemiyorum ama evet sınava pek az kaldı.
Şimdiye kadar çok çalıştınız, ekolhoca.com dan dersler dinlediniz, soru(n) çöz dediler, soru çözdünüz, çözdürdünüz, konu anlattılar anladınız, öğrendiniz, kaç kitap bitirdiniz, kaç sınava girdiniz, az gezdiniz, arkadaşlarınızı az gördünüz, bir yıldır dersane- okul-ev süper üçlüsü arasında mekik dokudunuz, stres oldunuz, stres yaptınız, ders programları hazırladınız, uydunuz uyamadınız, başınız ağrıdı, bazen ağladınız, sinirlendiniz, kızdınız... Vs. Bu yılı da böyle yaşadınız.
Hepinizi bu zorlu yıl için tebrik ediyorum, artık hazırsınız!
Anahtar kelimeniz bu arkadaşlar, artık HAZIRSINIZ!
Bu nedenle şimdi asıl heyecanlı günleriniz gelecek, az kalacak, giderek daha az kalacak, gün sayacaksınız, azalan gün sayısı stresinizi katlayacak.
Heyecanlanacaksınız. Çünkü hazırsınız, sınava girme vaktiniz geldi. Artık bu yılın da golünüzü atıp çıktığınız, hakemin düdük sesiyle birlikte zaferinizi kutladığınız bir yıl olmasının vakti geldi. Artık hazırsınız o güne...
O günü böyle abartınca o gün çok mühim bir günmüş, çıkmaz ayın son pazarıymış gibi gelir, ama değildir. Diğer pazarlardan çok farklı bir özelliği yoktur, emin olun o da yirmidört saattir, güneş doğudan doğacaktır, batıdan batacaktır. Güneşin doğduğu anla, battığı an arasında ruh haliniz dört mevsimi de yaşayacaktır. Önce heyecanlı olacaksınız ama sizden daha çok heyecanlı olanlar, "dur kızım/ oğlum senin yerine ben gireyim sınava" diyebilecek insanlar hatta mümkün olsa hakkaten sınava sizin yerinize girmeye kalkacak insanlar ( aman böyle bir şey yapmayın vardır yanınızda. Onların, size kahvaltıların en iyisini hazırlamaya, size binlerce dua etmeye, gönüllü destekçilerinizin olması size güç vermeli.
O gün okulların önünde en çok arabalar, anne - babalar vs vs olur. Her yerde heyecanlı öğrenciler bulunur. Yaşları size yakındır genelde ve sizinle aynı durumdadır. Siz ne kadar stresliyseniz onlar da aynı şeyleri hissetmektedir, gözlerinden anlarsınız. Aileler de birbirleriyle aynı durumdadır, sınavın nasıl geçeceğine dair düşüncelere kapılırlar, kontrol etmeden çıkma, yedek kaleminin var mı, suyunu aldın mı, şeker- çikolata? Aman dikkatli ol, kaza yapma...gibi sözleri duyacaksınız onlardan. (not:eğer ailenizde çok stresli biri varsa o gün size uzaktan dua etsin:) sınav alanı onun için zor olabilir. )
Sınav alanını yazmaya devam edelim. Büyük ihtimalle bir üniversitenin bir binasının önüdür, sınav yerlerinizi bildiren kağıt ya da internet sayfası gelince gidip görürsünüz, o da taştan tuğladan bir binayla, bahçesinden ibarettir. Normaldir. Zaten en fazla 195 dakika içinde bulunacağınız için nasıl olduğu çok sorun değil.
Önemli olan sizin nasıl hissettiğiniz olacaktır. Korkmayın. Gene aynı şeyi yazıyorum Korkmayın.
O günün bunların dışında özelliği bir denemeye girecek olmanız. Ciddi bir deneme olacaktır. Sınav salonuna ağlayarak girenleri, ayılıp bayılanları bile görebilirsiniz. Mümkündür. Sizin başınıza bunların gelmemesi en büyük temennimiz. O gün en çok saate bakar insanlar ve pek tabi birbirlerine bakarlar. Sınav saati, çıkış saati, fen sorusunu kaç dakikada çözdüm saati...kaç dakika kaldı hanım saati...
Sınav saatinden bahsedelim.
Sizi o taştan tuğladan demirden ve kumdan binanın içine alırlar, çantalarınızı ararlar girişte. Gidip sınıfınızı bulur, sıranıza oturursunuz. Kimliğinizi, sınav kartınızı masaya koyarsınız. Kaleminiz silginiz hazırdır en az sizin kadar hazırdır hepsi.
Küçük bir not: Suyunuzu masaya koymayın, oturduğunuz sıranın bir kenarına koyun ya da yere... Suyun masadaki kağıtların üstüne kazara dökülmesini istemeyiz. Bunu bir sınav gözetmeni anlatmıştı, yazmak istedim, aklınızda bulunsun. Sınav gözetmeniniz de eminim iyi biri olacaktır. Zaten onu da 195 dakika göreceksiniz. Sonra optikler gelecek, doldurmanız gereken bir iki küçük yer var, onları yapmanız istenecek. Bu saatler beklemenin ve heyecanınızın doruk noktalarıdır, şaşırmayın. Korkmayın. herkes bu heyecanı tadacak. Çünkü hazırsınız, bir an önce "bitse de gitsek" üniversiteye durumundasınız. Eh siz değil de başka kim heyecanlansın?
Sonra sınav başlamıştır diyecekler arkadaşlar. Ve başlayacaksınız. Diğer denemelerinizden farklı bir şeyin olmadğını anlayacaksınız. İlk soru hep en heyecanlı olduğunuz sorudur. O geçince bitecek stresiniz azalacak ve sorulara konstrantre oldukça artık sınavdan başka bir şey düşünmeyeceksiniz. Çözeceksiniz. Çözeceksiniz.
Size nasıl çözeceğiniz, nerden başlayacağınız, ne yapacağınız, neler olabileceği anlatılmıştır diye yazmıyorum. Soruyu yapamayınca önce boş bırak,sonra geri dön, aynı soruda saatler harcama, dikkatini topla, etrafla ilgilenme, soruna adapte ol, işaretlemelerine dikkat vs.vs. tavsiyelerinin hepsine uymanızı diliyorum. Doğru tavsiyelerdir.
Sınav esnasında yorulduğunuz yerler olacak. Su için, abartmayın ki başka sorunlar çıkmasın , şeker çikolata ne varsa ondan bir iki atın ağzınıza. Rahat olun. Bir nefes alın. Devam edin sorulara.
Zor soru gelmeyecek, bilmediğiniz çalışmadığınız,görmediğiniz bir soru da olmayacak. Belki o sırada hatırlayamadığınız bir soru çıkabilir. Onu da biraz rahatlayınca, ah bu ne durumunuza hakim olunca, beyninizin yardımıyla çözeceksiniz. Ona da korkmamayı öğretin. Artık hazır olduğunuzun farkında olun arkadaşlar. Korkacak bir şeyiniz yok, öss sizden korksun.
Korkma isimli yazımı okumamış olanlar vardır diye buraya tekrar yazıyorum:
"-- Sınava girdiğin zaman sınıfta bulunan İstiklal Marşını göreceksin. İstiklal marşını düşün "KORKMA..." (zaten o da öyle başlar) Bu adamların senin çözemeyeceğin bir soru sorma ihtimalleri yok. uzaya henüz çıkmadık uzaydan da soru getiremezler. zor soru sorarlarsa zaten herşey gün yüzüne çıkar koltuklarından olma tehlikesi doğar. Size zor soru sormayacaklar, sormazlar, soramazlar. Eh bu kadar milyon kişiyi elemenin bir tek yolu var. Korkutmak...! Stresle elemek. Buna alet olmayın. Sınava girdiğinde buradan senin için dua ettiğimizi düşün, İstiklal marşını düşün " KORKMA!" gerisi zaten gelir... hakkını mutlaka alırsın...."
Ee sonra...
195 dakika dolacak.
Ve sınav bitecek arkadaşlar. Oh diyeceksiniz...
Bir iki eşyanızı kolunuzun altına alıp, "budur! " diyip çıkarsınız salondan.
Yorgun, sarsılmış, soru çözmüş de olabilirsiniz. Ama bir iki dakikada kendinize gelirsiniz. Sınav bitti mi yahu...
Dışarı çıkıp ordakilere sarılırsınız, nasıl geçti derler hemen...
Arkadaşlarınızın sınavlarını merak edersiniz, arayıp sorarsınız vs. vs....
Sınav sonrası anlar unutulmazdır.
Buradan sonrası da garip bir süreç ama şimdi yazmayalım.
Hele bir girin sınava, alnınızın akıyla ekolhocanın öğrencilerine yakışır şekilde çıkın...
Gerisini ösym düşünsün.
O günün kahramanı sizsiniz!
:)
Hepinize başarılar diliyoruz, hepiniz için emeklerinizin karşılığını, hakkınız olanı almanızı diliyoruz ve dua ediyoruz. Unutmayın hepinize ihtiyacımız var. Ve Korkmayın...!
Korkmayın!
Siz değil ösym düşünsün arkadaşlar, siz hazırsınız sınava da hayata da...
Eylül'de üniversite sıralarında görüşmek üzere.
Ekolhoca.com her zaman yanınızda olacaktır.
Tekrar başarılar dileriz.